AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük çabalarıyla akıl almaz biçimde kutuplaşan Türkiye, bir çifte standartlar cenneti haline de geldi hızla… Toplumun kahir ekseriyeti, kendilerinin en doğal hakkı saydığı birçok şeyi, farklı düşünen insanlara çok görüyor… Karşıtlarına sıradan demokratik hakların kullanmasına bile tahammül göstermeyip şiddetle bastırılmasını talep ediyor… Yetinmiyor, karşı cenahtan gelen en ufak hamleyi, ülkeyi temelinden yıkacak bir saldırı şeklinde yorumlayıp feveranı koparıyor… Bu da son derece kötü bir siyasal iklim çıkarıyor ortaya…
 
Çifte standartlar konusunda iktidarın gözü kara resmen… Okuduğu bir şiir nedeniyle 3,5 ay kaldığı cezaevinin adını “Yusuf makamı”na çıkarıp, yapılanı, zulmün şahikası olarak anlatan Erdoğan, kendi devri iktidarında, düşünce ve ifade özgürlüğünü ayaklar altına alan birçok uygulamanın altına imza atıyor… Kendisi, terör örgütüne, “Ne istediniz de vermedim” diyerek yaptığı işbirliğini açık dille ikrar ederken, tüm suçu o örgütün gazetesine abone olmak ya da bankasına para yatırmaktan ibaret olan insanlar, kamu görevinden uzaklaştırılıp hayatı karartılıyor…
 
FARKLI BİR YAŞAM BİÇİMLERİNE HER TÜRLÜ UYGULAMA MUBAH SAYILIYOR
Bir mafya liderinin “Kanlarıyla duş alacağız”, “Oluk oluk kanlarını akıtacağız” sözleri ifade özgürlüğü sayılırken, Ayşe Öğretmen’in bir televizyon kanalında “Çocuklar öldürülmesin” demesi suç oluyor… Bunla da yetinilmiyor kucağında altı aylık çocuğuyla hapse konuluyor… İnsan hakları savunucusu Osman Kavala, hakkında hiçbir iddianame hazırlanmadan 14 aydır cezaevinde tutuluyor ya da… 3,5 aylık mahkûmiyetten yıllara sâri mağduriyet öyküsü çıkaran Erdoğan, Adalet Bakanına iki satır yazıp, “Nedir bu rezalet” diye sormuyor… İktidar gücünü birilerinden öç almak için kullanıyor çünkü…
 
16 yıldır iktidarda olan AKP, “Yaşam tarzlarına karışmıyoruz” diyor ama gerçeklik tersini gösteriyor… Her şeyde vergi indirimine gidip birçok malda KDV’yi sıfırlayan iktidar, fiyatının %70’e yakını vergiden oluşan içkinin ÖTV’sini artırarak, ekstra zam yapıyor… Şikâyetleri, “İki kadeh az için, ne olacak?” diyerek bastırmaya çalışan Erdoğan, bu tavrıyla, farklı bir yaşam biçimlerine her türlü uygulamanın mubah olduğunu sanıyor… İçkinin kültürü olan bir yaşam biçim olduğunu hiç düşünmediği gibi, insanları, kaçak içki yapmaya zorlayarak halk sağlığını tehdit ediyor, kamu zararına neden oluyor…
 
ÇİFTE STANDART TEK TARAFLI DEĞİL
Çifte standart o kadar çok ki… Kurban, Ramazan bayramlarında, birkaç günü üst üste tatil eden iktidar, yılbaşında, bir günü çok gördü örneğin çalışanlarına… AKP belediyeleri “Hıristiyan kültürü” diye yılbaşı kutlaması yapmadığı gibi, alttan alta yapılan propaganda ile kutlamanın suç olduğu duygusu yayılıyor… Emniyet güçleri, kimi meczupların, kutlama yapan kalabalıkların içine girip yapılanın Allah’a savaş açmak olduğunu anlatan bildiriler dağıtmasına göz yumuyor… Uluorta provokasyona davetiye çıkararak yılbaşı kutlamalarının itibarsızlaştırılması isteniyor belki de…
 
Çifte standart tek taraflı mı? Hayır… İzmir Belediyesinin metro ve tramvay işletmesini yapan İZBAN işçileri 10 Aralık’tan bu yana grevde bulunuyor… Sendikal mücadele içindeki bazı kişilerin de olduğu bir kesim bu grevin kasıtlı olduğunu düşünüyor… Kimileri daha da ileri gidip grev yapan işçileri sert dille eleştiriyor… Emekçilerin hak mücadelesine sahip çıkmak solun temel değeri oysa… Belediye ya da parti yönetimine baskı yapıp grevi işçiler lehine sonlandırmak yerine onlara küfrederek kendi değerlerine de ihanet ediyor… Biz de bu ikiyüzlülük içinde bir kültür yeşerteceğiz diye debeleniyoruz… Ne çekilmez çilemiz var bu ülkede?