Hastane durağında, iri yarı, bastonlu, tok sesli bir kadın tırmandı halk otobüsüne. Şoförü zıplattı karşısındaki:
     "Işıklarda duruyor mu?"

     "Duruyor, duruyor!"

     "Oraya gelince haber verirsin!"

     "Hangi ışıklar?"

     "Üst geçit mi ne varmış. Ondan sonra..."

     "Teyze! Ne bileyim ben! Bir sürü üst geçit var! Bir sürü ışık var!"

     "Öyle bağıramazsın bana! Ben vatandaşım! Vatandaşa nazik ol bakayım! Sizin de diliniz amma da uzadı ha!"

      Şoför alttan almak zorunda kaldı:
     "Tamam! Tamam! Otur boş yere de!.. Bakarız bir çaresine!"

     Boş yere çöktü.

     "İşte böyle saygılı olun!

     Şoförün sesi kesildi. Biz karışmadık işe.

     "Of! Oof!"

      Durağımız yaklaştığında onlara baktım. Teyze, atmaca gibiydi, gözleri şofördeydi. Şoför de onu dikizliyordu çaktırmadan.

     Teyzenin hangi ışıklarda indirildiğini çok merak ediyorum dünden beri.

     Ah teyze, ah! O hâlinle kim bilir ne kadar yürüdün? 

     Benim ömrüm kahramanlara üzülmekle geçti be teyzem!