30 yıldır sadece kitap yazarak huzur buluyorum.

1989 yılında öğretmenliğe başladım. Yıl 1993 olunca hiç birikim yapamadığımı idrak ettim. Zira gelirim kira, elektrik, su, gaz, telefon, gıda harcamalarını ancak karşılıyordu.

Bir bilgisayar alıp kitap yazmaya karar verdim. O zaman Manisa ilinde çalışıyordum. İzmir’e gidip bilgisayar satan yerleri dolaştım. Aylık gelirim 3 TL idi. En ucuz bilgisayar ise 7 TL idi. Alım yapamadım. 3 TL’ye minicik bir daktilo aldım.

Acemice daktiloda ilk kitabı yazmaya başladım. 6 ayda 100 sayfa kadar teknik bilgi dokümanı hazırladım.

Bir tanıdığım o zaman şunu söyledi: “Artık tipo teknolojisi ortadan kalktı. Kitaplar ofset teknolojisi ile basılıyor. Daktilo ile yazdıklarını bilgisayara yaz, lazer yazıcıdan aydıngere çıkar öyle basım işine giriş.”

Bilgisayarım, lazer tipi yazıcım, tarayıcım yoktu. 1995 yılında zar zor 700 dolara basit bir bilgisayar aldım. Bununla metinleri oluşturdum. Tarayıcım yoktu. Bütün çizimleri siyah mürekkepli rapido kalemiyle hazırladım.

Bir yakınımın lazer tipi yazıcısında sayfaları aydınger kağıdına bastım. Matbaa masraflarını karşılayacak bütçem yoktu… Otobüse binip İstanbul’a gittim. Cağaloğlu’nda bulunan 3 yayınevine başvurup eserin kalıplarını gösterdim. Üç şirket de oralı olmadı.

Bolu’ya döndüm. Borç harç 2 bin adet kitap basımını yaptırdım. Ülke çapındaki 3 bin kadar meslek lisesine teknik içerikli kitabı tanıtan broşür yolladım. Eser 2 hafta içinde tükendi.

İlk yıl elde ettiğim gelir ile yazıcı, tarayıcı, modem, çalışma masası, sandalye vb. aldım. Hemen ikinci kitabı yazmaya başladım. O da elektronik ile ilgiliydi.

İkinci yılın kazancıyla evdeki köhnemiş koltukları, dolapları vb. yeniledim.

Üçüncü yıl yine bir teknik kitap çıkardım. Onunla da 1976 model, dökük, zor giden Alman ürünü bir araba alabildim.

7. yılda başımızı sokacak, bizi kiradan kurtaracak bir konuta sahip olabildim.

Kitap yazmak hem mesleki bilgilerimi artırıyor hem de nispeten konforlu bir hayat sürmemi sağlıyordu… O sebeple son 30 yıldır başka hiçbir işle uğraşmadım diyebilirim.

2025 yılı itibariyle 113. kitabımı yayınlayabildim. Bu eserlerimi 5 farklı yayınevi okurlara ulaştırıyor. Satış olunca tarafıma yüzde 15 kadarlık stopaj vergisini düşerek yüzde 10 dolayında bir telif hakkı ödüyorlar. 5 yayıncının 2’si ne yazık ki sahtekâr çıktı. Neredeyse 10 yıldır binlerce eserimi basıp satmalarına rağmen dişe dokunur bir telif ücreti ödemediler. Sebebini sorduğumda bin türlü yalan sıralıyorlar.

Çoğu kişinin bildiği iri bir yayınevi 15 yıl önce 5 kitabımı basma kararı aldı. Sözleşmeyi imza ettik. O zaman kitapların ortalama etiket fiyatı 10-15 lira idi. Bunun karşılığı olarak bana yüzde 10 nispetinde telif ödediler. Şu anda 5 kitabın satış fiyatı 400-800 TL arasında değişiyor. Yayıncı telif hakkını hala 10-15 TL birim fiyatı baz alarak ödüyor. Neymiş efendim, “Sözleşmede anlaşılan tarihte geçerli olan fiyatlardan yüzde 10 telif ödenir” yazıyormuş. Hukuk kılıflı soygunu görün. Şu anda 800 liradan satılan bir kitabım için ben sadece 1-1,5 TL telif alıyorum.

Yazarları alenen dolandıran bu çetelerle sözleşmeleri sonlandırdım. Eserleri başka yayıncılara verdim.

Sonuç olarak, herhangi bir konuda uzmanlığı olan insanların bu bilgileri kitaba dönüştürmesi doğru olan yoldur. 1 milyondan fazla öğretmenimiz, 200 bin kadar akademisyenimiz var. Her eğitimci yılda 1 kitap yazsa ortaya yüzbinlerce yeni kitap çıkar.

Kitap yazmak isteyenlere gerekli olan kalıpları, yazılımları genişçe “izah edebilirim”, destek olabilirim.