Seçim bitti ama ortalıktaki toz duman durulmuyor bir türlü… Her yerden yeniden sayım haberleri geliyor. Bunun temel nedeni kimi yerlerde oyların birbirine çok yakın olması kadar, sisteme duyulan derin güvensizlik bence… AKP’li arkadaşlar isterlerse sözüme alınabilir, bir diğer gerçek de şu ki, devlet kurumlarına, hukuka olan güvensizlik 12 Eylül dönemlerine bile rahmet okutacak düzeye ulaştı ne yazık ki… Unutmayalım, AKP iktidarı, kendi yandaşlarına yönelik iddialar gündeme gelince, en kritik görevlere başkalarının haklarını yiyerek getirdiği başta yargı mensupları olmak üzere pek çok kamu görevlisini birkaç ay içinde hallaç pamuğu gibi savurdu ülkede. 

 

Yapılan müdahalelerle devlet aygıtı, iktidara biat eden, Başbakan’ın direktiflerini kayıtsız şartsız yerine getiren bir aparat haline dönüştü. Sonuç olarak da kimsenin kimseye güvenmediği bir karanlık çıktı ortaya… Nasıl güvenelim? Yargıya yapılan onca müdahalenin ardından, yolsuzluk soruşturmalarının beraatla sonuçlanması hangi vicdanda karşılık bulacak? Hâlâ bir şeyler dönüyor ortalıkta. Yeniden sayılan Hopa dışında her sandıkta AKP’nin oylarının düşüp, muhalefet oylarının artması tesadüf mü sizce? Kendi itiraz ettikleri Çaycuma başta olmak üzere neredeyse tüm sandıklarda oylarının azalması nasıl açıklanacak? Mugalâta yapmak istemem ama bunu da mı “kedidir”  deyip geçeceğiz?

 

BEKTAŞ TARİHİN DERİNLİĞİNE GÖMÜLDÜ

Çıkan patırtının dumanından görünmüyor ama iktidar partisi için sandıkta da tehlike çanları çalıyor. Sonuçlar ortada, bir önceki seçim döneminde anayasayı değiştirecek bir çoğunluğun peşinde koşan AKP, ancak tek başına iktidarını sağlayacak bir sonuca ulaştı bu seçimde. Cumhurbaşkanlığı seçimi ve sonrasında oyların daha da düşeceğini görmek için kâhin olmak gerekmiyor. Esas sorun muhalefette bence… Toplum yalnızca seçimden seçime kapısını çalan değil, kendisiyle içtenlikli ilişkiler kurup, inandırıcı politikalar geliştiren partiyi arıyor. Bulamadığı için de AKP’ye mahkûm oluyor. Tıkanan kanalları açmaksa bana sorarsanız herkesten çok toplumsal muhalefete düşüyor.

 

Zonguldak’taki seçim sonuçlarına gelince, benim için sevindirici iki buçuk durum var. Birincisi belediyeciliği tüm kamu arazilerini, kent rantlarını, yeşil alanları müteahhitlerin hizmetine açmaktan ibaret sayan ve ne yazık  ki her türlü hizmete aç kentimde sıradan bir sahil düzenlemesi ile efsaneler arasına giren Ali Bektaş dönemi hiç açılmamacasına kapandı artık. Bay Bektaş, yaptığı her uygulama ile bir başka rant kapısını araladı Kozlu’da, yapı yoğunluğunu inanılmaz derecede artırarak yaşam kalitesini büyük ölçüde düşürdü. Sergilediği maço tavırlar ve çok sevdiği “erkek ağzı” ile beldede sosyal, kültürel kaliteyi de aşağılara çekti. Ulusal basına yaptığı hizmetlerden çok, hakkındaki davalar ve ettiği küfürlerle konu olması yeterince açıklayıcı değil mi sizce de?

 

BÖLGESEL EYLEM PLANI YAPILMALI

İkincisi Çaycuma’da Bülent Kantarcı gibi yüzü çağdaş şehircilik kurallarına dönük, önceki çalışmalarında başarısını kanıtlamış ve en önemlisi farklılıklarla tartışma, gerçeğiyle yüzleşme cesaretine sahip bir aday seçimi kazandı. Kantarcı, kapasitesini kullanır kendini sol, sosyal demokrat belediyeciliğin yıldızlarından biri yapacak bir performans sergileyebilirse emin olun, bunun, ülkeye yönelik sonuçları olacaktır. Buçuk kalan sevincimse Ereğli’de Halil Posbıyık’ın seçimi kaybetmesidir. Sevincim buçuk, ülkedeki siyasi konjonktür sonuçların başka türlü okunmasına neden oluyor çünkü. Tümüyle kibir ve egodan ibaret olan, örgüt dahil kendinden başka hiçbir fikre değer vermeyen Posbıyık başlı başına bir yazı konusu olacak kadar Ereğli’ye zarar verdi bence. Uzun belediyecilik döneminde Ereğli’nin tarihsel, kültürel kimliğini yok ederek nevzuhur bir kent yarattı.

 

Zonguldak Metropoliten Belediyeler Birliği içinde Kozlu hariç tüm belediyeleri CHP’nin kazanması önemlidir. Akıl, aynı çatı altındaki belediyelerin başta Ulutan Barajı olmak üzere ortak kimi yatırımları da varken, bir araya gelip bir bölgesel planlama içinde kentsel sorunların çözümü için adımlar atabileceğini söylüyor. Ne kadar farkındalar bilmiyorum ama büyük bir tarihsel sorumluluk var üzerlerinde. Sandık uyarısını yaptı da zaten. Akdemir’e, “Performansını artır, eyyamcılığına son ver” dedi. Aksi takdirde bir sonraki seçimde sonuç fecaat olacak ve kent tümden AKP karanlığına teslim olacak. Bununsa yalnızca Zonguldak’a değil, tüm ülkeye ihanet anlamına geldiğini söylememe bilmem gerek var mı?