Uzun uzun yazmaya gerek yok, yalan siyasetin en esaslı malzemesi ülkede… Bizim bölgedeyse katmerlisi daha iyi puanı kazandırıyor… En iyi dolap çeviren, en büyük siyasetçi olduğuna göre, fırıldaklık resmen bir marka değeri galiba…  Kimilerini tenzih ederek söylüyorum, muhtarından belediye başkanına, il, ilçe başkanından milletvekiline kahır ekseriyeti ikiyüzlü… Nabza göre şerbet verip, ayrımsız herkesin ağzına bal çalmayı becermek gibi büyük yetenekleri de olan hazretler işine geldiği gibi davranarak, pişkinlikte, “çifte kavrulmuş” mertebesine ulaşıyor…
 
Gözbağcılıkta Zati Sungur’a taş çıkaracak kadar mahirler kesinlikle… AKP’yi ele alalım örneğin… 2002 yılında iktidara gelen muhteremlerin uyguladığı yıkım politikalarıyla, Zonguldak, eğitimden sağlığa, üretimden istihdama, ekonomiden spora her alanda dibin de dibini gördü… Devri iktidarlarında işsizlik hat safhaya ulaşırken, birçok kentte Zonguldak kolonileri oluştu… Her defasında “Binlerce kişiye iş vereceğiz”, “Yatırım yapıp kenti kalkındıracağız” diyerek oy almayı başardılar yine de… Yetinmeyip bir de “halk kahramanı” oldular… “Pes” mi desem, yoksa “Bravo ” mu inanın bilemedim ben de…
 
HOKUS POKUSLA YAŞAM KALİTESİNİ BİLE GÖKLERE ÇIKARIRLAR HATTA
Babam sağ olsaydı, “Yankesici” derdi bunlara… Termik cehenneme çevirdikleri Çatalağzı’nı “Bilmem kaç milyar dolarlık yatırım yaptık… Kurduğumuz santrallerle Zonguldak’ı ülkenin enerji üssü haline getirdik” sosuyla pazarladılar her yerde… Oranın tüm zehrini yuttuğu için hastane kapılarına düşen zavallılar da elleri patlayıncaya kadar alkışladı… Eren santrallerinden önce 10 binin üzerindeydi Çatalağzı nüfusu… Bugün 7 binlere düştü… Neden acaba? AKP hokkabazlarının buna da yanıtı bulunur elbette… Hokus pokus yapıp yaşam kalitesini göklere çıkardıklarını bile söylerler hatta…
 
Gazetelere de konu olmuştu, bir kez de Belediye Başkanı Adnan Akgün anlattı Kilimli’de… Çatalağzı’na uzun uğraşılar sonunda seyyar da olsa bir hava kalitesi izleme istasyonu kuruldu… Belediye zaten kıt olan bütçesinden epey de kaynak aktardı… Aylarca ölçüm yapıldı beldede… Veriler, analiz için laboratuvara gönderildi… Epey zaman sonra, yazıyla istendiği halde sonuçlar verilmedi belediyeye… Mevzuat hazretlerinin arkasına sığınan yankesiciler allem kallem cambazlıkla raporu halktan gizledi… Siyasi sorumluları da “kahraman” olarak dolaşmaya devam etti hâlâ ortalıkta…
 
NE SİHİRDİR KERAMET, YALANDADIR TÜM MARİFET
İşe bakın, zat-ı muhterem milletvekili… Sorana da “Kilimli çocuğuyum” diyor… Bölgenin de ağır abisi sözüm ona…  Dünyanın en kirli işi, gemi söküm tesisini savunuyor hararetle, hızını alamayıp “Hem iş yok diyorsunuz, hem de de iş beğenmiyorsunuz” diyor bir de… Annem gibi “E bire sinçine, sıfatına” diye başlamak isterdim söze de, onun kadar cesaretim yok ne yazık ki… Pişkinlik yerel siyasetçilerde mi yalnızca… Hayır… Teknoloji ve Sanayi Bakanı Varank’ın Filyos için yaptığı açıklamalara “Yok deve” demek gerekiyordu da, muhalefet partileri dahil kimseden çıt çıkmadı nedense…
 
Malum, bir gecede, Filyos Vadisi’nde “çelikte kümelenme” kararı verildi… Kamuoyu bunun ne anlama geldiğini anlamadan bir holding işe talip oldu… Alan tahsis edildiği gibi ışın hızıyla Vadi’nin yönetimi devredildi sonra da… Holding, strateji belirlemeden parselasyona, planlamadan ön tahsislere kadar her şeyde yetkili artık…  Bakan Varank, kamuoyu bilgisinden vazgeçtim, ihale bile edilmeden yapılan peşkeşe itiraz edenlere “Dedikoducu” dedi… Zonguldaklı siyasetçiler gibi sivil toplumdan da “Sen ne diyorsun be bakan”diyen çıkmadığına göre herkes efsunlandı galiba… Eee… Boşuna dememişler… Ne sihirdir keramet, yalandadır tüm marifet…