Farkında mısınız? Türkiye Gazeteciler Cemiyeti gibi mutedili de içinde basın meslek örgütleri, “Basın Bayramı”nı kutlamıyor yıllardır. Gazeteciler, 24 Temmuz’u, habere ulaşmanın suç olmadığı günlere kavuşuncaya dek “bayram” değil, “mücadele günü” olarak görmeye devam edeceğini söylüyor. Şaka gibi ama bu durum iktidar çevresinde en küçük rahatsızlık yaratmadığı gibi oy veren geniş kitlede de tek bir soru işareti dahi doğurmuyor. O cephede körler sağırları ağırlamaya devam ediyor…

Daha önce de yazdım, gazeteci değilim. Ama yıllardır “mecburcu” olarak gazetelerde yazdığım için o dünyanın içinde sayılırım bir parça. Mecburcuyum, kentin sorunlarını açık yürekle yazanların sayısı çok az ne yazık ki. Hatta başta “Filyos Vadisi” gibi akıl dışı projelere, en küçük itiraz cümlesi kuran bir kişi dahi yok. Dahası kente, doğaya karşı işlenen pek çok suç, “erbabı kalem” tarafından, çeşitli nedenlerle görmezden geliniyor. Bize de bir “yazan” olarak bunları dile getirmek düşüyor…

BİR BASIN KATI İÇİN 7 YIL BEKLETENLERE TEŞEKKÜR ETMEK HANGİ AKLIN ÜRÜNÜ

Üzülerek söylüyorum, Zonguldak’taki yerel basının hali içler acısı, tamamı büyük mali sorunlarla boğuşuyor bir kere. Nitelikli eleman sayısı hat safhada, bir haberi unsurlarıyla birlikte düzgün cümlelerle yazacak muhabir sayısı parmakla sayılacak kadar az. Gazetelerin görsel kalitesi son derece düşük, koskoca kentte renkli çıkan bir tane gazete yok örneğin. Resmi ilan alan gazeteler Basın İlan Kurumunun her gün gönderdiği genelgelerle adeta bir devlet dairesine dönmüş durumda…

İşin kötüsü bunları dile getirip, iktidara “Gözünün üstünde kaşın var” diyecek meslek örgütü de yok maalesef. Okumuşsunuzdur, Alaplı Gazeteciler Derneği Başkanı Doğan Bostancı, basın kartını, 7 yılda alabilmiş. Objektiflere kartıyla poz veren Bostancı, yememiş yutmamış, 7 yıl kendini keyfi şekilde mağdur eden Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına teşekkür etmiş. Hakkının iade edildiğini değil de, efendilerinin ulufe verdiğini düşünüyor herhalde. Fecaati anlatmak için başka örneğe gerek var mı sizce de?

MUHALİF BASIN CENDERE ALTINDA

Ülkede durum daha da beter. Muhalif tutumları nedeniyle kapatılan onlarca yayın organı nedeniyle sektörde işsizlik hat safhada. Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre, 43 gazeteci gazetecilik faaliyeti nedeniyle cezaevinde. 2020’de, 57 gazeteci toplamda 144 gün gözaltında kalmış, 6 gazeteci gözaltında darp edilmiş. 101 gazeteci hakkında soruşturma açılmış. Tüm bunlar yetmezmiş gibi yandaş medyaya kamu kaynağı yağarken, muhalifler mali açıdan cendereye alınmış bir de…

Onlar da kaynak aramış doğal olarak. İzlediniz, OdaTv yazdı, havuz medyası vaveylayı kopardı. Muhalif Gazeteci Ruşen Çakır’ın başında olduğu Medyascope bazı yabancı kuruluşlardan fon alıyormuş. Hangi kuruluşlarca desteklendiğini kurulduğundan bu yana künyesinde belirtiyor oysa. Orada her şey şeffaf yani. Şerden hayır çıkarıp bu yıl ki Basın Bayramı’nın talebi olarak yazalım o halde: Havuz medyası da, tıpkı Medyascope gibi, hangi kamu kuruluşundan, belediyeden kaynak aldığını yazsa ya künyesine…