İnsan olmak; sanıldığı kadar basit, yaşandığı kadar zor bir hâl.
Vicdanla başlar her şey. Üzülenle üzülebilmek, sevinenle sevinebilmektir.
Bazen hiç tanımadığımız bir insanın acısına içimizin sızlamasıdır insan olmak.

İnsan olmak, yara taşımaktır.
Hayatın açtığı yaralar… Kimi görünür, kimi içimizde sessizce kanar.
O yaralar iyileşirken öğreniriz aslında hayatı.
Ne kadar derin olursa olsun, “geçecek” diyerek ayağa kalkabilmektir insan olmak.

Hata yaparız.
Sonra aynı acıları tekrar yaşamaktan korkarız.
Ama yine de yürümekten vazgeçmeyiz.
Çünkü insan olmak; düşe kalka da olsa yoluna devam edebilmektir.

Sevdiklerimiz için endişeleniriz.
Severiz, sevilmek isteriz.
İncitmemeye çalışırız ama bazen en çok da istemeden kırarız.
Bazen kalabalıklar içinde kayboluruz,
Bazen de yalnızlığın tam ortasında.

Zamana karşı yarışırız.
Hiç bitmeyecek sanırız bazı şeyleri.
Sonra kaybedince anlarız değerini.
Keşke demek, insan olmanın en sessiz cümlesidir belki de.

Ama ne olursa olsun…
Bir umutla nefes almaya devam ederiz.
Çünkü insan olmak; her şeye rağmen umudu bırakmamaktır.

İnsan olmak…
İşte tam da budur.