Gerçek olan şu ki, yalnızca bu ülkede değil, dünyanın her yerinde yönetimler, ülkelerini yönetmekten daha çok algıyı yönetmeye çalışıyor. Bu uğurda yalanlar söyleniyor, gerçekler çarpıtılıyor. Mitoslar yaratılıyor usta işi kurgularla, dil çabukluğuyla efsaneler uyduruluyor. Oluşturulan kirli bilgi, bin türlü mecrada, yüz bin türlü yöntem kullanılarak toplumun kılcal damarlarına zerk ediliyor. Allanıp pullanan yalan, tartışılması bile mümkün olmayan tabu haline getiriliyor sonunda da.

En somut örneği Filyos Vadisi Projesi’nde yaşanıyor. Neresinden başlayayım, adı yalan en başta. Dün topluma verilen sözün, yarın bambaşka kurguya dönüşmesi gösteriyor ki, ortada proje diye bir şey yok, mızrağı çuvala sığdırmakta mahir paragözlerin emellerine ulaşmak için buldukları, her an başka biçime dönüşmeye hazır antin kuntin işleri var yalnızca. Bunlar hiç tartışamıyoruz. Ne siyaset erbabı, ne sivil toplum örgütleri, ne de akademi çevresi “Bu nasıl proje” diyemiyor mesela. Tabu çünkü…

ZONGULDAK LİMANININ KAPATILMASIYLA AÇIĞA ÇIKAN BOŞLUĞU DOLDURACAK YALNIZCA

Siyasetçisinden yazarına, milletvekilinden bakanına, bürokratından cumhurbaşkanına, herkes, Abdülhamit’in Filyos rüyasından söz ediyor.  “Nedir acaba bu rüya?” E-posta gönderdiğim, telefonda görüştüğüm, haber ilettiğim kimseden tek yanıt alamadım. Nafıa Nazırı Hasan Fehmi Paşa’nın raporundan söz eden akıldanelere, raporun, Türk Tarih Kurumu sitesindeki metnini gönderdim. “Tık” çıkmadı elbette. Çıkmayacak da, böyle bir şey yok çünkü. Sıkılmadan yalana devam edilecek ama…

Adı yalan, efsanesi uydurma, hedefleri yalanın dik alası. Yaşı bir parça olanlar anımsar, evvel emirde “50-60 bin kişi çalışacak” deniyordu Filyos’ta. Sonra, sayı, 20 binlere düşürüldü. Şimdilerde 8-10 bin rakamı zikrediliyor. Emin olun gerçek, bu rakamın çok altında. Yapımı tamamlanan limana bilmem kaç milyon ton yük gelecekti sözde. Şu ana kadar TPAO’nunkinden başka bir gemi yük boşaltmadığına göre Zonguldak limanının kapatılmasıyla açığa çıkan boşluğu dolduracak yalnızca…

ŞİMDİ DE YASA ÇIKARILIP FİKLYOS’UN MÜLKİYETİ TOSYALI’YA DEVREDİLİYOR

Anımsayın, gece yarısı bir kararname yayımlandı, endüstri bölgesi, birkaç gün önce kurulmuş şirkete devredildi.  “Peşkeş” iddialarına gelen yanıt, yönetici şirket ilan edilen Tosyalı’ya alanın değil, altyapı düzenleme işinin verildiği şeklindeydi. “İşi kabul eden birini buldunuz, bulanmayın” anlamına gelen sözler sarf edildi hatta. Sonuç mu? Gübre fabrikası kurması için TPAO’dan artan alanın tamamı Tosyalı’ya tahsis edildi önce, şimdi de yasa çıkarılıp mülkiyeti devrediliyor. Uyu Zonguldakım ninni…

Açılan davaları aşmak için mahkemeler gibi kamuoyuna da söz verildi, Filyos’ta yüksek teknolojili sektörlere yer verilecekti sözde. Alanın gübre fabrikasına tahsisi “Doğal gaz geldi, kurgu bozuldu” tümcesiyle anlatıldı. Her şey gibi bu da yalan, Tosyalı’nın ÇED Raporu’nda çok şey yazıyor da, bir tek doğal gaz temin kaynağı belirtilmiyor çünkü. Gübrenin faziletinden, çevreci teknoloji lafzına değin ortaya dökülecek çok yalan var da ağzımdan kötü laf çıkmadan tamamlıyorum bu yazıyı…