Başlıktaki sorunun cevabını aramadan önce atasözü değerinde olan şu sözü hatırlayınız: ''Her millet layık olduğu yönetimi bulur!'' 
   O zaman bizde hangi yönetime layık olduğumuzu araştıralım. Zira Başkanlık sistemine geçelim mi geçmeyelim mi tartışmalarının kızıştığı şu günlerde buna ihtiyacımız var.
   Ama her şeyden önce şunu baştan söyleyeyim: Demokrasinin sistemle pek fazla ilişkisi yok. Yani demokrasiyi sistemde arıyorsak boşuna vakit kaybetmeyelim. Peki neyle ilişkisi var?  Elbetteki öncelikle toplumun kültür düzeyi ile ilişkisi var. Eğer toplum iyi eğitilmişse demokrasinin değerini öğreniyor ve talep ediyor. İleri demokrasi olan ülkelere bakarsanız bunun böyle olduğunu görürsünüz.
   Aksine; toplum pozitif eğitim almamışsa; bir de zeka düzeyi düşükse ve biat kültürü de varsa o toplum gerçek demokrasinin ne olduğunu algılayamaz; kendisine demokrasi diye yutturulan sisteme inanır ve hatta savunur. Dolayısıyla bilmediği bir şeyi talep de etmez. Örneğin; Atatürk Cumhuriyeti kurduğunda halk bunu talep etmemişti. Eğer bunu referanduma sunsaydı yüzde bir oy bile alamazdı. Çünkü o zamanki halk cumhuriyet kavramını hayatında hiç duymamıştı. Doğal olarak Cumhuriyetin faziletlerini de bilmiyordu. Tek bildiği padişaha biat idi.
   Biat konusunu bir başka yazımda anlatmıştım. Biat eden kişi kendisi düşünmez çünkü nasıl olsa biat ettiği kişi onun yerine düşünüyordur. Tabii ki de ona göre en doğrusunu o düşünüyordur. 
   Buna güncel bir örnek vereyim: Bir arkadaş sohbetinde, Devlet Bahçelinin sempatizanı olan ve genel müdürlük de yapmış olan bir arkadaşıma, ''Bahçeli ne yapmak istiyor anlayamıyorum. Beni aydınlatır mısın?'' diye sordum. '' Valla ben de anlayamıyorum. Ama mutlaka bir bildiği vardır.'' dedi. Bunun üzerine ''Aha, işte size tipik bir biat kültürü!'' diye ona takıldım. Görüyorsunuz bu kültürün üniversite diploması veya makamla da ilgisi yok. Genlerimize işlenmiş!
   Yukarıdaki tezlerimi ispat edebilmek açısından, dünyadaki mevcut sistemleri ve bu sistemle yönetilen ülkelerden örnekleri görelim. 
   1-TAM BAŞKANLIK SİSTEMİ
   a - Amerika Birleşik Devletleri (Not: Tam başkanlık sisteminin başarılı olduğuna dair hep dünyada zaten tek örnek olan ABD gösteriliyor.  Ama burada ABD'nin, isminden de anlaşılacağı gibi, 52 devletin birleşmesinden oluşan bir federe devlet olduğu göz ardı ediliyor. Bu ülkedeki kültür düzeyi de tabii ki!)
   b - Afganistan, Angola, Kongo, Gambiya, Sudan
   2- BAŞKANIN PARLAMENTO İLE BAĞLI OLDUĞU BAŞKANLIK SİSTEMİ
   a -  ?
   b - Ermenistan, Kamerun, Çad, Tanzanya, Kazakistan
   3-YARI BAŞKANLIK SİSTEMİ
   a - Fransa
   b - Rusya, Mısır, Cezayir, Nijer
   4- PARLAMENTER CUMHURİYET
   a - Finlandiya, Avusturya, İsrail
   b - Arnavutluk, Bengladeş, Etiyopya, Doğu Timor, Kenya
   c - Türkiye
   5 - PARLAMENTER MONARŞİ SİSTEMİ
   a - Avustralya, Belçika, İngiltere, Danimarka, Norveç, Kanada
   b - Kamboçya, Papua Yeni Gine
   6 - ANAYASAL MONARŞİ SİSTEMİ
   a - ?
   b - Bahreyn, Ürdün, Fas, Monako
   7 - MUTLAK MONARŞİ SİSTEMİ
   a - ?
   b - Katar, Suudi Arabistan
   Değerli okuyucular, bu sistemlerle idare edilen ülkelerden örnekler verirken demokrasi olanlarını  (a) şıklarına; demokrasi olmayanlarını da (b) şıklarına yazdım. Bir tek Türkiye için (c) şıkkı kullandım. Zira onun hangi kategoriye girmesi gerektiği kararını size bıraktım!
   Görüyorsunuz aynı sistemle yönetildikleri halde; bazı ülkelerde tam demokrasi varken bazılarında çok az veya hemen hemen hiç yok. O zaman sorunun sistemde olmadığına dair yukarıdaki tezim doğrulanmış oluyor.
   Tekrar başa dönüyorum: Demokrasiyi algılayacak ve değerini bilecek kadar kültür ve zeka seviyesinde olanlar demokrasiyi talep ediyor. Gerekirse bunun için her türlü mücadeleyi yapıyor. Ve eninde sonunda demokrasiye kavuşuyor.
   Şunu da hiçbir zaman unutmayalım: Demokrasinin olmazsa olmazı milletvekillerini halkın kendisinin seçmesidir. Eğer bu yapılamıyorsa demokrasiye ulaşmak hayaldir.
   Peki, bizim milletimiz demokrasiyi ne kadar talep ediyor? Bunun göstergesi milletvekili seçimleridir. Halkımız milletvekili seçimlerinde, milletvekillerini parti başkanlarının kapıkulu yapan mevcut uygulamaya ve antidemokratik baraj sistemine ne kadar tepki veriyor acaba? Ben bu konuda yoğun bir seçmen talebini göremiyorum. Parti yönetimlerini uyaran ve hatta zorlayan ciddi eylemlere hiç rastlamadım. Meşhur bir atasözümüz vardır ''Ağlamayan çocuğa meme vermezler'' diye.. Bu söze göre demokrasi için ağlamayan millete de demokrasi vermezler. Bu iş o kadar kolay değildir. Her zaman Atatürk gibi bir lider çıkıp ta talep olmadan bedava demokrasi vermez! Demokrasi olan ülkelerin tarihine bakarsanız ne mücadelelerle bu sonuca ulaştıklarını görürsünüz.
   Son söz: Eğer demokrasimizde eksiklik varsa bunun sorumlusu biziz. Sistemlerle uğraşacağımıza kültür ve bilinç seviyemizi yükseltip gerçek demokrasi taleplerimizin yerine gelmesi için kamuoyu baskımızı artırmalıyız. 
   Aksi takdirde işin özünü kaçırıp sistemlere takılırsak biz daha çok bekleriz!  
   Bizim layık olduğumuz yönetimi de önümüzdeki başkanlık referandumunda göreceğiz bakalım!
 
 
                                                                                                                                                      Şerafettin Üstünkol